3 Eylül 2014 Çarşamba

Bir Günde Edinburg

5.gün 19 mayıs 2014 Pazartesi 
Sabah saat 07:15 de Kings Crros İnternational Train Station dan Edinburgh’a doğru yola çıkıyoruz. Bir Günde Edinburgh turumuz başlıyor. Biletlerimizi seyahatimizden yaklaşık 2 ay önce aldık. Zaten biletinizi belli bir süreden öncede alamıyorsunuz sanırım 90 gündü. Biz 2 kişi gidiş dönüş 90 pounda almıştık. 

Trenin Otobüs' göre epey artısı ve bazı farkları var tabi;
·     Burada koltuk numaralarımız var. Koltuklarımızı bilet alımında seçmiştik.
·      Aldığınız internet çıktısı ile direk binemiyorsunuz, gişeye gidip biletlerinizi almanız lazım
   Trende yemek vagonu var, sabah kahvaltısı için taze atıştırmalıkları çay kahve bira vs bulabiliyorsunuz,
·    Her koltuğun yanında prizler var telefonlarınızı şarj edebiliyorsunuz (bu otobüste de vardı)


Bindiğimiz tren hızlı trenlerin içinde ortalama hıza sahip bir trendi. Çıktığı max hız 160 km oldu. Bu şekilde Edinburgh’a 4,5 saat de geldik. Birde bu güzergahta gerçek bir hızlı tren çalışıyor. Onun fiyatları yaklaşık 2 katı. O tren ile çok daha konforlu ve hızlı bir yolculuk yapabilirsiniz.

Yolculuktan kısaca bahsettikten sonra, hayallerimizin şehri Edinburgh’ dayız. Edinburgh’a tren ile geldiyseniz ulaşım diye bir derdiniz yok. Gar şehrin tam ortasında. Garın sağ tarafı princes st., tam karşısında scottish national gallery, Galerinin kuzeyinde, yani arkasında Edinburgh Castel’ı görebiliyorsunuz. Burası yürüyerek yaklaşık 10 dk alıyor.

Garın Çıkışında information oficeler mevcut buradan harita gibi ihtiyaçlarınızı alabilirsiniz.

Bizim Bir Günde Edinburgh programımız National museum ile başlıyor. Londra' daki müzelerden sonra küçük, sade, ama yine binanın mimarisi, insanı kısa bir tur atmaya davet ediyor.


Buradan yönümüzü Edinburgh Castel’ı ve Castel Hill’e  çeviriyoruz, Bir Günde Edinburgh gezimide 2. Durağımız Edinburgh Kalesi.



Daha asıl yerlere gelmeden sokağın içine girer girmez sizi bir orta çağ havası sarıyor. Bizim ilk girdiğimiz ara sokak mound caddesinin devamı oldu, karşımıza Ramsey House çıktı. Oralar için çok sıradan olsa da ilk görüşte çok çarpıcı görünüyor. Ramsey House önünden kısa bir yürüyüş ile Castel Hill’e varıyoruz İlk şok burada, karşımızda William Walles. Adam remsen Mel Gibson’un biraz göbeklisi, yüzü gözü boyalı epey benziyor. :)



Edinburg kalesine doğru yürürken bir sokaktan okçular diğerinden atlılar çıkacak havası var.

Tarihin doğanın bu kadar mükemmel korunduğu bir yerde insanında kendini bir masalın içinde hissetmemesi mümkün değil. Bu tarz müthiş korunmuş yerleri görünce neden bizde böyle değil diye isyanediyor insan. İngilizler yada Avrupalılar gökdelen yapmayı bilemiyor mu, kocaman kocam iş merkezleri yapmak onlar için çok mu zor, tabi ki değil… neyse,


Kalenin girişi kişi başı 20 pound biz ücretsiz olarak gidebildiğimiz yere kadar gidip kalede bir wc molası verip kaleden aşağıya royal mill’e doğru yürüyüşe başlıyoruz.



Bu arada İskoçlar ve ile ilgili kısa bir bilgi vereyim, İngilizler kadar kibar değiller, daha soğuk daha Sakin bir millet, bir yere oturduğunuzda menü istemez iseniz akşama kadar gelmeyebilir. Yada yine bir cafeye girdiğiniz nereye oturalım diye sordunuz, gelen cevap nereye istersen oturabilirsin olabilir. Bu davranışları aslında kabalık olarak yorumlamamak lazım. Daha düz bir millet. 



Bizim gittiğimiz tarih itibari ile hava henüz tam ısınmamıştı zaten hiçbir zaman tam ısınmıyormuş. En fazla sıcaklık yazın 25-30 arası oluyormuş.



Bir gün önce Londra da hava 24 derece güneşliydi. T-shitler ile gezdik. Bugün hava 16 derece ve bulutlu. Üzerimde ince bir mont almak iyi geliyor. Çok klasik bir bilgi olacak belki ama yanınızda yağmurluğunuz olmadan gelmeyin. Biz henüz yağmura denk gelmesek de her an yağacak gibi duruyor. 



Edinburgh’a gelmeden önce İskoç sularının çok lezzetli olduğunu Viskilerin de bu sebeple çok iyi olduğunu duymuştum. Sokaklarda serbest akan sular görüp tadamadık ama aldığımız şişe sularının menşei Scotland olanları seçtik. Tadı güzel ama çok abartılacak bir kadar değil diye düşünüyorum.



Bir Günde Edinburgh turumuza devam ediyorum, önce castel hill sonra royal hill de bir tur atıp random sokaklara dalacağız 2-3 saatlik programımız bu şekilde. Amaaaa gezi tatil dediğimizde aklına yeme içme gelen benim gibi biri İskoçya ya gelip ne kadar viski varsa tatmadan dönerse gitmiş sayılmaz. Yol üzerinde birkaç tane “viski deneyimi” yazan dükkan var birisine giriyoruz. 1 saatlik viski turları var. Bu turlarda hem tadım yapabiliyor hem de viski yapımı ile ilgili bilgi alabiliyorsunuz. Bizim Bir Günde Edinburgh turu olduğu için o kadar zamanımız yok. Ama katılmak isteyenler için fiyatı 50 pound civarı. Biz dükkanın satış bölümü de birkaç viski tadıp 2 şişe yanımıza alıyoruz. 5 cl lik küçük tadım şişelerinde de 2-3 tane alıp yolda durdukça içeriz diye düşünüyoruz. İskoç viskileri ile ilgili çok detaya girmeyeceğim. Onun için belki ayrı bir başlık ile bir yazı daha yazılabilir. Ama 5 bölgede üretilen viskiler o bölgelerin özelliklerine göre isimlendiriliyorlar. İskoçya da bu bölgelerde yaklaşık 120 tane damıtım evi bulunuyor. Chivas j&b gibi markar viski üretmez bu damıtım evlerinden aldıkları viskileri harmanlayarak üretim yaparlar. Bu yüzden gitmişken aldığınız yada tattığınız viskilerin harman olmamasına dikkat edin, aynı hasadın ürünü olan aynı fıçıda dinlendirilmiş viskileri tatmak biraz daha keyifli oluyor. Benim favori türüm smoke yani hafif tütsülü tadı olan viskiler oldu. Bayıldım 2 şişe aldım.

Bir Günde Edinburgh turumuza devam edelim. Kalenin önünden devam eden bu 2 cadde sağında solunda orijinal görülecek yerler ile yaklaşık 500 m gidiyor. Biz caddenin sonuna kadar gördüğümüz ara sokaklara gire gire, yarım saatte bir durup viskilerimizden bir yudum içip devam ediyoruz. Bu arada Edinburgh da diğer meşhur şey kurabiye ve malum İskoç battaniyesi, kurabiyeden alıp tadıyoruz. Tadı güzel fiyatları pahalı değil alınabilir. Ama battaniyeler çok pahalı hatıra olsun diye mendil kadar bir battaniye alalım dedik 15 pound dediler almadım. Gelince uşaktan alırız diyip devam ettik J
Bir Günde Edinburgh turumuzun ortasına geldik karnımız acıktı, gitmeden ne yenir diye bakmıştım çok önemli bir şey görememiştim. Rastgele bir İtalyan restoranına girip pizza yiyoruz. Fiyatlar makul 2 kişi 17-18 pound bir hesap geliyor.

Bu arada bir konu daha, İskoç poundu şekil olarak İngiliz poundundan farklı. Ancak değer olarak bir farkı yok. Londra dada kullanabiliyorsunuz. Ancaak tube gişeleri gibi makinelerde geçmiyor. Hatta bazı kafeler de bu neymiş almayız diyip önce bir itiraz ediyorlar. İskoç poundu diyince kabul ediyorlar. Siz yine de yanınızda çok İskoç poundu bırakmayın Londra da sıkıntı olabilir.

Bir Günde Edinburgh turumuzda yönümüzü Calton Hill’ e çeviriyoruz. Daha önce dediğim gibi Edinburgh da önemli noktaların çoğu yürüme mesafesi. Yine burasıda bulunduğumuz yerden yaklaşık 2-2,5 km 15-20 dk yürüyüş ile varıyoruz. Edinburgh da kuzey denizini gördüğümüz tek yer burası hava bulutlu olmasına rağmen manzara çok güzel. Yüksek sayılabilecek bir yer olduğundan çıkarken hafif bir yorgunluk oluyor. Tepede bankta oturup kalan viskilerimizi bitiriyor. Aşağıya yürüyüşe geçiyoruz.








Saatler ilerliyor daha uğranacak 1-2 noktamız kaldı ama hem yol hem de yürüyüşün yorgunluğu iyice hissedilir hale geldi. Gördüğümüz güzel manzaralar, içtiğimiz harika içkiler enejimizi arttırıyor.

Bir Günde Edinburgh turumuzda biraz alışveriş caddeleri olan Queen st. Princes st.George st. de turluyoruz. Dönüş trenimiz saat 18:30 da kaçırma heyecanı yaşamamak için bu güzel şehre istemeye istemeye veda ediyoruz. Dönüş için yolda atıştırmalık bir şeyler için son durak M&S uğrayıp trenimize biniyoruz. Oda ne alırken dikkat etmemişiz 4 lü koltuktan bilet almışız. Karşımızda 2 kişi olacak diye biraz canımız sıkılıyor ama Allahtan tren çok dolu değil karşımızda 1 kişi ile yola çıkıyoruz.

Varışımız saat 00:00 de olacak. otele gidişimiz 01:00 i bulur. Epey de yorulduk yarın Oxford planımızı biraz hafifletmemiz lazım.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder