Çek Cumhuriyeti ile tanışıyoruz. (CESKY KURUMLOV - PRAG - KARLOVY VARY - TEREZİN)
Sabah kahvaltısı sonrası
otobüsümüzdeyiz. İlk durak Cesky Krumlov. Çek cumhuriyeti topraklarında orta
çağ izleri taşıyan bu şirin şehir yapılacak ekstra turu almanızı tavsiye
ederim. Şehrin orijinal adı Krumlov muş, Bohemya döneminde başkentlik bile
yapmış. Avusturya, Almanya ve Çekler
arasında el değiştirmesi sonucunda Çek Cumhuriyetinde kalmış. Cesky de buradan
gelmiş.
|
ŞEHRİN GİRİŞİ |
Şehir dar sokakları renkli evleri Arnavut taşlı sokakları, içinde
kıvrılarak geçen vltava nehri ile Unesco dünya mirasları listesine girmeyi hak
ediyor. Şehir gerçekten çok küçük eğer amacınız 2-3 gün dünya işlerinden
uzaklaşayım kafa dinleyeyim değilse yarım günlük ya da 2-3 saatlik bir tur
yeterli olacaktır.
|
ŞEHİR MERKEZİ VE VEBA ANITI |
|
ŞEHİR MEYDANI |
Cesky Kurumlov ile ilgili birçok efsane varmış. Birisi de
zamanında meşhur olan simyacıların bu şehirde yaşamış olmaları. Bu simyacıların
evlerin üzerine yapılmış motifler ile simya formüllerini yazdıkları da bu
efsanelerden birisi.
|
MOTİFLİ DUVARLAR |
Herhalde günümüzde efsane bile olsa simyacıların şehre
bıraktıkları en büyük mirasta bu olsa gerek. Biz burada bir şehir turu attık.
Ayrıca çek biraları ile tanışmamızı burada gerçekleştirdik. (bira konusuna Prag da
detaylı bahsedeceğim). Burada yapılan Trdelnik den tattık. Prag da daha meşhur
biz ne olduğunu anlamadan burada yedik sonra Prag dada yedik ama Cesky
Kurumlovdaki çok çok daha güzeldi. Trdelnik yuvarlak merdaneye benzer demir bir
halkanın üzerine parmak kalınlığında bir hamurun yaklaşık 10 cm sarılması ile
oluşan ve şekere batırılıp tatlandırılan lezzetli bir hamur. Çok ağır olmadığı
için tatmanızı tavsiye ederim. Çok yemeyin burada yiyecek güzel şeyler var.
Yürüyüp yorulduktan sonra vltava nehrinin kenarındaki cafe-rest.dan birine
oturup bir bira içelim biraz bir şeyler yiyelim diyoruz. Biz çok aç olmadığımız
için buranın meşhur olan peynir tabağından yiyoruz, dışı daha sert bir kabuk
içi yumuşak krem peynirini andıran lezzetli bir peynir kızartması bir çeşit
reçel ile birlikte servis esiyorlar. Benim reçelsiz daha çok hoşuma gitti. 2 de
bira söyleyip eşsiz Cesyk Kurumlov ve Vltava manzarasında yemeklerimiz yiyip
biralarımızı tadarak bu şehre ayırdığımız zamanın sonuna geldik.
|
KIZARMIŞ PEYNİR |
Bu ara da biz
yemedik ama burada ördek yemekleri meşhurmuş. Denemek isteyenler için nehir
kenarındaki karşılıklı iki restoran önerilir. Ayrıca ördek demişken Bratislava
da çok lezzetli ördek yiyebilirsiniz. Otobüse binip 2,5 saat daha yolculuk
ile Prag’a varıyoruz.
Prag’a vardığımızda saat 18:00 civarı.
Önce otellerimize yerleşip üzerimizi değiştirip rehberimiz eşliğinde panoramik
şehir turumuza başlayacağız. 3* otel Fortuna West 4* golf otel. Lokasyon olarak
birbirine çok yakın. Aralarında 2 tranvay durağı var. Bu arada otellerin
önünden tranvay geçiyor. Şehre yaklaşık 30 dak. Tranvayın numarasını da yazmak
isterdim ama hatırlamıyorum sanırım 11 numaraydı. Tranvaylar da Viyana ve Prag da aktif bir bilet kontrolü yok. Yani yakalanma riskini alırsanız kaçak
binmeniz çok kolay. Ama olası bir kontrol varsa ve yakalanırsanız 40 eur cezası
var. Biz her seferinde bilet ile bindik ama hiç kontrole denk gelmedik. Tranvay
biletleri 30 dk, 1,5 saat 1 gün gibi süreler ile satılıyor. 30 dk lık almak en
mantıklısı. Tranvaya bindiğinizde biletinizi basmayı unutmayın, bastığınız
bileti inene kadar atmayın. Olası bir kontrolde cebinizde biletiniz olsa bile
eğer makineye sokulmamış tarih ve saat işlenmemiş ise yersiniz cezayı. Yada
aynı şekilde işletmiş bile olsanız sorulduğunda gösteremez iseniz yine aynı
cezayı yediniz. Birazda otelden bahsedelim. İnternet oda da yok sadece lobi de.
Otel 11 kat tek asansörlü dandik bir otel. Ama odalar fena değil temiz, geniş.
Kahvaltı vasatın altındaydı. 4* otelde kalan arkadaşlar ile konuştuğumuz kadarı
ile orası çok güzelmiş. Otellerin ikisi de şehir merkezine oldukça uzak dediğim
gibi aktarma yapmadan tek tranvay ile gidebiliyorsunuz. Tranvay biletlerini
bazı şehirlerde olduğu gibi burada tramvaydan ya da duraklardan alamıyorsunuz
belli noktalara nakit ile çalışan makinelerden alabilirsiniz. 3* otel için otel
lobisinde satış vardı ayrıca kapıda da makine ile alabiliyordunuz. Bilet almak için kron şart eur
kullanamıyorsunuz.
Prag ile anlatılacak çok şey var.
Ben şehre bayıldım. İlk karşılaşmamız akşamüzeri ışıkları ile olduğundan da
olabilir. Verdiği manzaralar hem fotoğraflarımdan hem de hafızamdan hiç
silinmeyecek.
Hiç bilmediğiniz bir şehre tur ile gelmenin birçok avantajı
var. Bunlardan biri şehri tanımaya doğru yerden başlamak, o yere ulaşımı çok kolay
şekilde sağlamak. Bizim turumuz şehrin yüksek bölgelerinden birisi olan Prag
kalesinden başlıyor.
|
Prag Kalesi Girişi |
Toplu ulaşım ile nasıl gidilir bilmiyorum ama kesinlikle
tura buradan başlamak en iyisi. O merdivenleri yürüyerek kaleye çıkmak sonra
geri inmek boşuna zaman ve enerji kaybı olur. Avrupa başkentlerinde bolca
gördüğümüz ve artık aşina olduğumuz gotik tarzın sanırım en iyi örneklerinden
birisi ile de Prag kalesinde karşılaşıyoruz; St Vitus katedrali. Katedral
yumruları, girintileri çıktıları, şeytansı figürleri ile gerçekten ürkütücü bir
yapıya sahip. Ama akşamüstü ışıkları ile korkudan ziyade görsel bir şölen
sunuyor.
|
St. Vitus Katedrali |
Yazının bu bölümünde şehrin
görülmesi gereken ve meşhur olan yerler ile ilgili çok detaydan
bahsetmeyeceğim. Zaten dediğim gibi hepsi dünyaca ünlü, unesco dünya mirası
listesinde (Prag şehrinin eski şehir bölümünün tamamı bu listede) ve buralar ile
ilgili çok detaylı ve çok daha doğru bilgileri internetten bulabilirsiniz.
|
Kaleye Çıkan Merdivenler |
Biz
eski şehre doğru eşsiz Prag manzarasını seyrederek yürürken yolda rehberimizin
yönlendirmesi ile bir türkün işlettiği marketimsi bir yerden eur bozup kron
alıyoruz. İlk kazığımızı da yiyoruz. Şehrin içinde herhangi bir bankadan burada
bozduğumuzun daha fazlasına bozabiliyormuşuz. Çok fazla bir para bozmadığımız
için sorun değil ama siz eğer hafta içi oradaysanız hiç riske girmeden girin
bir bankaya gönül rahatlığı ile alın kronunuzu. Buradan dünyanın en güzel gotik
köprüsü olan Charles köprüsüne geliyoruz. Hepsi birer sanat eseri olan
heykelleri, Arnavut taşlı yolları, altından geçen vltava nehri ile köprü bu
ünvanı hak ediyor diyorsunuz.
|
Düşünceli Bir Osmanlı Paşası Olan Bir Heykel |
|
Köpeğe Dokunursanız Prağa Yeniden Gelirmişsiniz... |
Bu arada köprüde ki heykeller orijinal değil,
orijinalleri Prag müzesinde sergileniyormuş. Ertesi gün elimizde biralara ile
yaklaşık 1,5 saat de geçtiğimiz köprüyü şimdi 15-20 dk da hızlıca bitiriyor,
eski şehir meydanına doğru gidiyoruz.
|
Charles Köprüsünden Vltava Manzarası |
|
Charles Köprüsü |
Astronomik saat kulesinin önünde grup ile
turumuz bitiyor. Mustafa yine bize kıyak yaparak isteyenler ile 23:00 de saat
kulesinde buluşmak üzere bizden ayrılıyor. Yine şanslıyız. Bu seferde Prag da
jazz festivali var. Bohemia jazz festivalinin 2. Gününe denk gelmişiz. Dünyanın
en güzel meydanlarından biri olan Eski şehir meydanında kurulmuş sahnede Dr
Lonnie Smith döktürüyor. Bu fırsatı kaçırmayalım diyerek meydana kurulmuş
büfelerden biramızı ve ızgara tavuğumuzu alarak oturacak bir yer buluyoruz
(herkes meydana yere oturmuş b
oş bir yere bizde oturuyoruz) ve bu inanılmaz ambiyasın tadını çıkartarak biraz da nefes alıyoruz. Yaklaşık 2 saat vaktimiz var.
|
Meydan |
|
Astronomik Saat Kulesi |
|
Meydan da Kurulmuş Sahnede Jazz Fest. |
6-7 saat de yol
geldiğimizden yorgunluk kendini hissettiriyor. Bu gece daha fazla ekşın bizi
bozacak ama bu yorgunluk bile en sevdiğimiz şeyi yapmamıza engel değil, ara
sokaklara dalıp şehri keşfe çalışıyor, yarın nerede yemek yesek nerede bir
şeyler içsek market nerede vs dolaşırken saat de 23:00 e gelmiş. Buluşma
noktamız saat kulesinin önünde hem grubumuzu hem de saat kulesinin o meşhuuur
gösterisini bekliyoruz. Bu arada akşam 23:00 gösterin en uzun sürdüğü saatmiş.
Tranvaya binip otelimize gidiyoruz. Yarın grubumuz ile birlikte Karlovy Vary
ekstra turu.
Prag da 2 gündüz 1 gece ekstra turu
mevcut. Biz Karlovy Vary’ e katılıp,
Terezin-Dresten turunu almadık. Gece de orta çağ gecesini almadık. Yanlış
yapmışız. Gündüz turlarının 2’sinide almayıp kendi imkanlarımız ile
gidebilirmişiz. Onun yerine Orta Çağ gecesini keşke alsaydık diye pişman olduk.
Kendi imkanlarınız ile çok çok ucuza terezin ve Karlovy e nasıl gideceğinizden
bahsedelim.
TEREZİNE NASIL GİDİLİR?
Görselliği ile akılınızda kalacak
olan Prag müzesinin önünden (burası metronun museum durağı olur) metroya biniyorsunuz. Buraya tranvay ile geldiyseniz biletinizi de
atmadıysanız yeni bilet almaya bir turnikeden geçmeye gerek yok. Aynı bileti
kullanabilirsiniz. Metroya geldiniz kırmızı hatta binecekseniz ineceğiniz
durakta Holosovice durağı.(bindiğiniz yerden Letnany son durağı olan tarafa
giden trene bineceksiniz). Holosovice durağında indikten sonra metrodan inin
çevrede belediye otobüsleri var siz bunlara binmeyeceksiniz. Kimseyede bir şey
soramayacaksınız çünkü çevredekilerin hiçbiri İngilizce bilmiyor zaten
sormanıza da gerek yok otobüs treminali 100-200 m ileride, yolun karşısında
görünüyor. Biraz çevrenize bakınırsanız görürsünüz. Buradan 7 numaralı otobüs
ile yaklaşık 1 saat de terezindesiniz. Otobüz
bileti 70 krondu terezin kampının girişi 150 kron eğer müzeye de gireceğim
derseniz 200 kron. Metroyu da 18 kron diye eklesek yine de turun 5 te 1 ne mal
edebiliyorsunuz. Dönüşte de otobüse den indiğiniz yerin hemen karşısında durak
var. Saatleri anlamaya çalışmayın çok karışık biz çok beklemedik ama en fazla
40-45 dk beklersiniz diye düşünüyorum.
Karlovy Vary nasıl gidilir
derseniz. Aynı otobüs terminalinden oraya da otobüs kalkıyor. Yaklaşık 2 saat
sürüyor.
Biz dediğim gibi Karlovy Vary’e tur
ile gidiyoruz. Turda öğle yemeği de var. Şehir birkaç saat gezmek için uygun
bir şehir. Şehrin girişinde otobüsten inip Ulu önderimiz Atatürk’ün de
cumhuriyetin kuruluşundan kısa bir süre önce sindirim sistemi rahatsızlıkları
nedeni ile kaldığı Carlsbad Plaza hotelin önünde duruyoruz. Duvarda bu otelde
kalmış dünyaca ünlülerin isimlerinin yazdığı pirinç tabelalar mevcut.
Şehir merkezine ve yürürken nehrin
sağında ve solunda çoğu otel olan hepsi birbirinden güzel binalar arkada
yemyeşil tepeler, tepelerin üzerinde siyah bulutlar ile Karlovy Vary canlı bir
kart postal gibi karşımızda duruyor.
|
Karlovy Vary |
|
Karlovy Vary |
|
Karlovy Vary |
Burada hediyelik eşyalar ve kesme
kristaller meşhur. Ama biz Türkiye de daha iyilerinin olduğunu biliyoruz.
Hatıra için ufak tefek bir şeyler alıyoruz ama ciddi bir alışveriş yapmadan
şehri turlayıp öğlen yemeğini yiyip otobüsümüze doğru yürüyoruz. Bu arada biz
yemeğimizi yerken bir yağmur başlıyor ama ne yağmur… Yağmuru da bahane edip
ekstra söylediğimiz biralarımız ile yağmurun dinmesini oturduğumuz restoranda
bekliyoruz.
Karlovy Vary’de meşhur bir yemek yok ama Çeklerin meşhur
içkisi Becherovka’nın ana vatanı burası.
Becerovka 32 çeşit baharattan elde edilen %38 alkol
içiren bir içkidir. Çıkış şekli soğuk algınlığı grip gibi hastalıkların
tedavisi için kullanılmak üzere olmuştur. Sonradan işin içine alkolde katılıp
içki olarak meşhur olmuş. Tadı güzel lezzetli bir içecek biz yazın gittiğimiz
için insanın içini baydı sıcakta ama kışın süper olur kesin. Bu içkiyi
yemeklerden sonra sindirimi hızlandırmak yada yemeklerden önce aperatif ve
iştah açıcı olarak almak mümkün.
Dönüşte yol üzerinde benim Prag da ki
favori biram Krusovice’nin fabrikasın da durup satış mağazasından birer bira
daha alıyoruz. Bu mağaza da bardak, anahtarlık gibi hediyelikler de mevcut.
Çek Cumhuriyeti Avrupa da biranın ana vatanlarından biri.
Avrupa da ki birası ile meşhur bazı yerleri de görmüştüm. Belçika biralarını,
Alman Biralarını, British biralarını yerlerinde tattım. Ancak çeklerin biraları
hepsinden farklı ve lezzetli bence.
Bira markaları isimlerini fabrikalarının bulunduğu
kasabalardan alıyor. Bizim gittiğimiz
fabrikada Krusovice kasabasında kurulu. Hepimizin yakında tanıdığı pilsner
birası da çeklerin icadı, bu biralar pilsner kasabasında kurulmuş fabrikada
üretiliyor. Bu markanın ürettiği çeşitlerden benim favori biram Pilsner
Urquell. Açık renkli, normal alkollü ve içimi güzel bir bira. Siyah biralardan
favorim Kozel. Yine Krusovice nin ödüllü siyah birası da çok lezzetliydi.
Biralar ve markalar o kadar çok ki hepsini tatmak hakkında birşeyler yazmak
imkansız. Ama bir bira sever iseniz yukarıda biraları kesin tadın derim.
Karlovy Vary dönüşü akşam üzeri otelimizde oluyoruz. Grup
akşam ortağ çağ gecesine katılıyor. Biz pahalı olduğundan almadık ve pişman
olduk. Çok eğlenceli, lezzetli yemek ve şarapların olduğu bir ortammış. siz
giderseniz alın.
Biz bu geceyi kendimiz Prag da dolaşarak geçirmek
istiyoruz ve Prag geceleri gerçekten son derece eğlenceli ve hareketli. Saat
19:00 civarı yine eski şehir civarındayız. Biraz sokak gösterilerine
takıldıktan sonra çok meşhur olan bir çek pub’ına gidiyoruz. İsmi çekçe U
Zlateho Tygra (at the golden tiger). Bu pubın nesi meşhur derseniz. Mekan yaklaşık
500 yıllık 14. Yüzyılda açılmış. Kendi pilsner biralarını satıyorlar. Tek tip
bira, tek tip bardak. Fiyatta hali ile aynı 40 kron. Bira Prag da içeceğiniz en
muhteşem bira. Alkol derecesi 12 ama içimi yumuşacık. Eğer turistik bir yer
arıyor, oturarak yemek yemek ve hizmet almak istiyor, aydınlık ferah manzaralı
bir yer istiyorsanız burası kesinlikle size göre değil. Mekan da 3 kişi
çalışıyor. Biri fıçının başında hem gelen bardakları yıkıyor (5 bardağı önce
deterjanlı suya sonsa duru suya bandırarak :))
hem de bira dolduruyor, diğeri masalara bira servis ediyor, diğeri de yemek
servisi yapıyor. Herhalde bir tanede mutfakta aşçı vardır onu görmedik. Biz
yemek yemedik. Ama giden tabaklar güzel görünüyordu. Bizim birane yemekleri
gibi. Çok ilginç ve kesinlikle gidilmesi gereken bir yer eski
şehir merkezine çok yakın.
|
U Zlateho Tygra |
|
U Zlateho Tygra |
Biralarımızı içtik bir gün önce gözümüze kestirdiğimiz
İtalyan restoranı Cesa ya akşam yemeği için gidiyoruz. Ayrıca buranın çek
gulaşı da meşhur. Ama biz pizza ve makarna tercih ediyoruz. Hem fiyatları hem
lezzeti hem servisi hem de bina nın müze gibi olması ile yemekten çok mutlu
kalkıyoruz. Burada hesabı eur olarak verebiliyorsunuz para üzerini de eur
olarak alabilirsiniz. Ama kur normalde düşük. Kron verirseniz daha iyi.
|
Restoranın İçi |
|
Restoranın İçi |
Yemekten sonra biraz da şansımızı deneyelim diye
merkezdeki bir casinoya gidiyoruz. Küçük bir casino, ama çok kalabalık değil.
Biraz makinede kol çekerek akşam yediğimiz içtiğimizi bedavaya getiriyoruz J. Aslında bir de
striptiz kulübüne gidesimiz var ama gözümüz kesmiyor. Tranvay 24 saat çalışıyor
gece 12 den sonra numaraları değişiyor. Ama otelinize rahat rahat
ulaşabiliyorsunuz. Yarın yukarıda anlattığım gibi terezine otobüse ile
gideceğiz. Çok da geç kalmayalım.
Terezin bir insanlık ayıbının günümüze taşınmış hali.
Auschwitz e götürülecek olan Yahudilerin son durağı olarak kullanılıyormuş.
Yoğun olarak bir kampmış. Normalde 7.000 kişinin kaldığı terezin de gestaponun
eline geçtikten sonra 50.000 kişi yaşamaya başlamış. Bu sebeple de insanlar
açlık ve hastalık nedeni ile kırılmışlar. Yaklaşık 16.000 kişi hayatını
kaybetmiş. Bunların arasında Sigmund Freud’un kız kardeşi de mevcutmuş.
|
TEREZİN |
|
TEREZİN |
Prag da ki son günümüz de gezip, yiyip içip eğlenerek
geçirdik den sonra sabah Budapeşte’ye doğru yola çıkıyoruz. İlk durak Slovakya’nın
başkenti; Bratislava.
PRAG İLE İLGİLİ AKLIMIZDA KALANLAR;
1 MUHTEŞEM ÇEK BİRALARI
2 BECAROVKA- ABSENT
3 TARİHİ PUBLAR