19 Nisan 2015 Pazar

NOVİ SAD - BELGRAD GEZİ YAZISI 3. GÜN

Hava dün akşamki gibi yağışlı, hava durumu da saat 4 den önce açmayacağını gösteriyor. Novi Sad da hava kapalı ama yağış yokmuş gibi görünüyor.

Novi Sad'a nasıl gidilir, Novi Sad da nereler gezilir diye bir araştırma yapma şansımız olmadı. Ama ufak bir yer gezilecek birkaç noktası olduğunu düşünüyoruz. Ulaşımda ne kadar zor olabilir ki  

Çok soğukta çok sıcakta gezilebiliyor ama yağmur varsa keyifle dolaşmak imkansız deyip Novi Sad’a gitmek için Otogara gidiyoruz.
Burası da otele yürüyüş mesafesi 20 dk da otogardayız. Her yarım saatte bir otobüs var. Gittiğimizde kalkmasına 10 dk var. Kişi başı yaklaşık 300 dinar. Otobüs hemen bilet alınan yerin önünden kalkıyor. Biletinizi otobüsten de alabiliyormuşsunuz. Biletlerde koltuk numarası var ama sallayan yok. İstediğiniz yere oturabiliyorsunuz. Yaklaşık 1,15 dk süren rahat bir yolculuk ile Novi Sad’a geliyoruz. Otobüs durağı ile tren istasyonu aynı yerde. İndiğimizde dönüş için birde treni soralım diyoruz. Yaklaşık 2 saat sonra bir tren varmış. Hem 1.sınıf hem otobüs ile yarı yarıya fiyat ile. Trenle dönmeye karar veriyoruz ama 2 saat yetecek mi acaba? Haritadan gördüğümüz kadarı ile ufacık bir yere yeter diye düşünüyoruz.


İndiğimiz yerden önce şehrin meydanına doğru yürüyoruz. Otogardan uzun geniş bir caddeden 20 dk lık bir yürüyüş mesafesi. Şehrin merkezi caddelerinden biri olduğu belli bankalar iş merkezleri ile dolu. Yaşayan insanların sıcaklığının aksine binalar ve caddeler soğuk ve itici. Buradaki halk şehrin Macaristan'a yakın olması ile birlikte biraz macar kültüründen de etkilenmiş. Sanırım samimi yardımsever olmaları birazda bunun etkisi ile artmış. Güzellik olarak sırplardan daha güzeller diye duymuştuk çirkin değiller ama seçim yapmak da zor.



Meydan da bir katedral karşısın dada belediye binası mevcut. Güzel mimariye sahip binalar. Çevresi kesin güzel havalarda oldukça hareketli oluyordur. Ara sokaklara gire gire Tuna nehrine doğru yürüyoruz.





Karşımızı çıkan park ortasındaki küçük havuz ve meşhur kuğular gayet güzel. Burası da Belgrad gibi yeşili bol bir şehir merkezi. 







Parkın içinden geçip Tuna’nın kenarına geliyoruz hava kapalı ve soğuk birde burada rüzgar iyice şiddetli köprünün üzerine çıkıp birkaç fotoğraf çekildikten sonra geri yürüyoruz. Az önce gelirken dikkatimizi çeken pastanelerden birine oturup bu soğuk havayı umursamadan ben dışarıdan çok güzel görünen dondurmalardan yiyorum, serapta tiramisu deniyor. İkisi de vasat. Ama hem soluklanıp hem de biraz ısınmak için verdiğimiz bu mola iyi oluyor.

Kısa Novi sad turunu burada bitiyoruz. Ancak 2 saat yetmedi tren garında iyi İngilizce bilen kadının söylediği tren saatini kaçırdık. Bir sonraki tren ya da olmadı yine otobüs için geri yürüyoruz. Eğer Belgrad da bizim gibi zamanınız arttı ise gidip görülebilecek güzel bir şehir.

Tren istasyonuna geldik bir sonraki tren 1 saat kadar sonra üstelik 2. Sınıf iyimi kötümü bilemediğimizden otobüse yöneliyoruz. Orada da İngilizce bilen birisi var (herkes İngilizce bilmiyor ama her ortamda kesin bilen birileri size yardım ediyor). Gittiğimizde kalkmasına 2-3 dk kalan bir otobüs olunca vakit nakittir diyor ve biletlerimiz alıyoruz. Bu sefer otobüs dolu. Hatta ayrı ayrı oturmak zorunda kalıyoruz. Rahat bir yolculuktan sonra Belgrad’dayız.

Yağmur durmuş ama hava hala kapalı ve soğuk. Zemun bölgesine gidip Gardos Kule’sini görme niyetimiz var. Otobüsten inince yine biletimiz olmadan tramvaya biniyoruz. 2 durak sonra ineceğiz. İndikten sonra yaptığımız hesaplara göre en az 4-5 km yürümemiz lazım. Hem yorgunuz hem de görmeye çok değer mi emin olamadığımızdan bu yorgun ile bu kadar yolu yürümekten vaz geçiyoruz.

Önünde bulunduğumuz Usce avm de belki bir kahve içeriz hem de dinleniriz diye düşünüp bir tur atıyoruz ama inanılmaz kalabalık oturacak yer bulmak imkansız. Bildiğim kadarıyla Belgradın içindeki tek avm. Anlıyoruz ki sırp kardeşler avm ye aç. Girişimci bir belediye olsa hemen 2-3 tane daha yapar. Hatta tunanın kıyısında benim gözüme bir yer ilişti bile.

Buradan çıkıp arkasında ki kocaman parkta sava nehrine doğru yürüyoruz. Haritamızda bu bölgede yemek yiyebileceğimiz birkaç yer görünüyor. 


Stara Koliba girişi



Gözümüze kestirdiğimizi oturacağız. Yol bittiğinde değişik ebatlar da yüzen iskele gibi restoranlar görünmeye başlıyor. Tercihimizi en sondaki Stara Koliba dan yana kullandık. Burnun en ucunda olmasından dolayı manzaranın da güzel olacağını düşündük. Yanılmamışız. Güneşinde batması ile eşsiz bir nehir ve kale manzarası eşliğinde akşam yemeklerimizi yedik. Fiyatlar her yer de olduğu gibi makul. Turist gelmiş düdükliyelim diye bir zihniyetin olmadığını her noktada fark ediyorsunuz. 







Fiyatların uygunluğu İtalyan restoranlarında yemeğe cesaret edemeyeceğimiz yemekleri yöneltiyor bizi. Önce deniz ürünleri salatası sonrada black risotto ve garsonun tavsiyesi ile kalamar söylüyoruz. Serap yanında şarap içmek istesek de değişiklik olsun diye ben Sljivovica serap da bira içiyor J. Burada Sljivovica ya bir parantez açmak lazım, shut bardağı ile servis ediyorlar sek içiliyor, tadı hafif tatlı bir rom çağrışımı yapıyor. İçki aslında erik brandysi ve sırpları yerel içkisi. Alkolü %35-55 arasında değişiyor. Sırp rakısıda diyorlar. Benim çok hoşuma gitse de 4 shut dan sonra kendimi bozabilirim diye bıraktım.


Yemekler salata bir harika ama hepsinden güzeli manzara. 



Sava Nehrinin ortasında sallana sallana içkinizi içip, lezzetli yemeklerinizi yiyip birde üzerine dünyanın en güzel manzaralarından birini seyrediyor olmak hem de bu paraya gerçekten başka bir yerde mümkün değildir. %100 tavsiye ettiğim bir mekan daha. 

Yemek içkiler tatlı derken saat epey ilerledi. Kalkıp otele doğru Sava’nın kenarından yola çıktık. Son gecemizde Belgrad bize öyle bir hoşçakalın dedi ki bu şehre bir daha ne zaman gelebiliriz acaba diye düşünmeden edemedik. Eski şehrin yeni şehir tarafından gece manzarası gerçekten mükemmel. Bu manzarayı seyretmeyi de yine %100 tavsiye diyorum. 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder