15 Kasım 2015 Pazar

BERLİN BİRA FESTİVALİ 2015

Berlin Bira Festivali her yıl Ağustosun ilk hafta sonu başlayıp 3 gün sürüyor. Bu sene bizim de Berlin de olduğumuz 7-9 Ağustos arasındaydı. Bira sever biri olarak bu organizasyonu kaçırmak büyük şansızlık olurdu. Dönüş günümüz Cumartesi olduğundan ilk gününe katılabildik.

Bu festival Almanya'nın 2. büyük Bira Festivali. 1. malum Oktober Fest. Bu sene October Fest de denk gelemedik ama belli mi olur belki seneye onuda görebiliriz. 

Berlin Bira Festivali, Frankfurter Tor ile Karl Marx Allee arasında kuruluyor, uzunluğu yaklaşık 2 km. Bu sene 80 ülkeden 240 marka yaklaşık 2.000 çeşit bira ile festivale katılmış. Bizden de Efes oradaydı :)
Bu kadar çok bira markasının içinde insan neyi tadacağını şaşırıyor. Konu açılmışken, festival alanı boyunca 20 cl lik festival bardakları ile alacağınız biralar 2 EUR (belçikalılar biraları sanırım yüksek alkollü olduğundan daha pahalıya satıyor. leffe, duvel ve benzerleri  3 EUR). Festival Bardakları da hoş bir hatıra. 20 cl lik bardak ve boynunuza asacağını askı aparatı 6 eur.

Alanda tabi ki her şey düşünülmüş. Seyyar wc ler gayet temiz. Yiyecek alanlarında tüm dünya mutfaklarından atıştırmalıklar bulabilirsiniz. Ayrıca 3-4 tane konser alanı var. Buralar da farklı tarzlarda müzik yapan gruplar çalıyor. 

Saat 12:00 gibi hareket başlıyor gece saat 24:00 e kadar devam ediyor. Çadırlar sokaklar bağıra çağıra eğlenen insanlar ile dolu, yürümek bile zor ama en ufak bir taşkınlık yok. İnsanlar eğlenmeyi de iyi biliyor.

Özelikle bu festival için Berlin'e gelmek saçma olabilir ama denk gelsiyseniz kaçırmamanızı öneririm.



Bazı Markalar İlgiyi arttırmak için Uygulamalar Yapmış







5 Kasım 2015 Perşembe

ROMANTİK YOL DA 2 GÜN

Münih ve çevresinde geçirdiğimiz 3 günün sonrasında seyahatimizin en heyecan verici bölümüne başlıyoruz.


Romantik yol...

Würtburg ile Füssen arasında 28 kasabadan oluşan 330 km uzunluğunda bir yol. Eğer ben tatilimi burada geçireyim, tüm kasabalara uğrayayım, görülmesi gereken her yeri göreyim derseniz en az 7 günlük bir tatil organize etmeniz lazım. Biz 2 gece konaklayıp 9 kasaba ve şehre uğrayıp zaman geçirerek turu tamamladık. Tadı damağımız da kaldı. Orta çağ kasabaları, doğası, yemekleri, gelenekselleşmiş aktiviteleri ile ileride, tüm zamanımızı sadece romantik yol kasabaların da geçireceğimiz bir tatil yapılabilir.



Seyahatimize Münih den başladığımız için ilk durağımız aslında Romantik Yol kasabası olmayan ancak bir o kadar güzel ve görülesi OBERAMMERGAU ile başladık.

Kasabanın kendi güzelliğinin yanında buraya asıl gelme sebebimiz Kral Ludwing'in av köşkü olan Linderhof Palace'ı görmek istememiz.
Bu saray Bavyera da bulunan Ludwing'in kullandığı 3 saraydan biri.  Bu gezimizde üçünü de görmeyi planlamıştık ama Chiemsee (Prien am Chiemsee ) de Herreninsel Adasında bulunan  Herrenchiemsee Kalesini trafiğin azizliğine uğrayıp göremedik.

Linderhof Palace kesinlikle oralara kadar gidilmiş ise görülmesi gereken bir yer. Köşkün içini görmek isterseniz ek bir ücret ile tur satın alabiliyorsunuz. Biz içeriye girmeden sadece bahçesi ve çevresini gezdik bu da yetti. Hikayesi hakkında kısaca bir şeyler yazmamız gerekir ise, Romantik Kralımız Ludwing burayı daha çok insanlardan uzaklaşmak için kullanırmış. Hatta o kadar uzaklaşmak istermiş ki çalışan hizmetçilerini bile görmek istemezmiş. Bu sebeple köşkün yemek odasına asansör ile çıkan bir masa monte etmişler. Yemekler aşağıda pişer masaya dizilir sonra asansör ile yemek odasına çıkar ve Kralımıza bilgi verilirmiş.


Linderhof Palace



Linderhof Palace arka bahçe

Arka Bahçeden Linderhof Palace

Arka Bahçeden Linderhof Palace

Ön Bahçeden Linderhof Palace


OBERAMMERGAU kasabası bol bol hediyelik eşya olayına girebilirsiniz. Ayrıca bir çok kasabada göreceğiniz evleri değişik motiflere boyama konusunda bu kasabadakiler baş yapıt sayılabilir. Burada benim özellikle alın diye belirteceğim bir şey dikkatimi çekmedi ama yılbaşı süsü alma niyetiniz var ise acele etmeyin Rothenburg' a uğrayacaksanız orada çok daha bol çeşit bulabilirsiniz. Yalnız bir uyarı, el yapımı olduklarını el yakıyorlar.
Alp Dağlarının dibindeki bu süper Bavyera Köyüne her ne kadar bayılsak da yolumuz uzun ve uymamız gereken bir programımız var.

OBERAMMERGAU

OBERAMMERGAU

OBERAMMERGAU



Yolumuzu Füssen'e çeviriyoruz. Şehir merkezinden önce ilk durağımız Schwangau (şıvangu olarak okunuyormuş) kasabası ve dünyaca ünlü Neuschwanstein (neuşivanşitayn diye okunuyormuş) ve Hohenschwangau  Şatotoları.

Schwangau
Hohenschwangau  dan Schawangau


2 gün önce girdiğimiz öldürücü trafik bizi korkuttuğu için Şatolara önceden rezervayon yapmadık. Pazartesi olması nedeni ile boş olur ümitlerimiz bilet gişesine gittiğimizde darmadağın oldu. Saat 15:00 da oradaydık en yakın saat olarak 19:00 gösteriliyordu. Önce girmeyelim diye düşünsek de buraya kadar gelip görmeden gidilmez dedik ve biletlerimizi aldık. 5 dk ara ile gruplar halinde biletler veriliyor.
Her grup yaklaşık 20 kişi ve sabahtan akşama kadar 5 dk ara ile 20 kişilik grupların içeriye girip en ufak bir karışıklığın olmaması muhteşem Neuschwanstein Şatosu kadar etkileyici bence.
Hava çok sıcak ama bizim inanılmaz bol vaktimiz olduğu için ne otobüs ne at arabası kullanmaya niyetimiz var. Normalde kesin kullanılmalı yürüyerek çıkmak yorucu olur. Otobüsleri de at arabalarını da kullanmak çok pratik. Bineceğiniz yer bilet gişelerinin hemen yanı.


Biz her yere yürüyerek gideceğiz. Önce eski kale Hohenschwangau  ya doğru yürümeye başlıyoruz. Bahçesi ve şatonun Dışarıdan görünümü güzel. Bu şatonun içine gezmek için bilet almadık. Bahçesinde boş bir bankta bir şeyler içerek serinlemek ve Şatoyu dışarıdan seyretmek de oldukça keyif verici. Bu arada su ile ilgili de bilgi vereyim. Bolca ücretsiz çeşme var. Su gayet lezzetli ve soğuk. Buraya yürümek çok yorucu değil Neuschwanstein 'a göre daha alçakta.


Hohenschwangau'nun Bahçesinden

Hohenschwangau'nun Bahçesinden

Hohenschwangau

Hohenschwangau


Şatodan çıkıp aşağıda görünen göle doğru yürüyoruz. Ağaçların arasından görünen vadi ve göl manzarası gerçekten çok güzel. Bu kadar güzelliğin arasında insan kendini bir başka hissediyor. Bu his seyahatler için harcanan her şeye değer.
İnsanlar değişik yerlerden serinlemek için göle giriyor. Yanıma yedek şort yada havlu almadığım için çok pişmanım, acaba donla girsem mi diye de bi aklımdan geçiriyorum...
Ayaklarımızı sokmakla yetindiğimiz Schwangau Gölü çok güzel, su bu sıcakta bile buz gibi. manzara müthiş. Serinleyip dinlendikten sonra vaktimiz olsa da yavaş yavaş Neuschwanstein Şatosuna doğru tırmanışa başlıyoruz. Yol çok keyifli, gölge bir sürü insan var bizim gibi yürüyen. Yalnız şansımıza Neuschwanstein 'nin en güzel göründüğü iki vadi arasındaki köprü gittiğimiz gün tadilat nedeni ile kapanmış. Ne zaman açılacağı ile ilgili de bir bilgi yok. Bu güzel manzarayı göremeden ayrılacağız.





Şatoya vardığımızda giriş saatimize 1 saat zaman var. Bu ara da iki bira alıp Şatonun önündeki gölgeliğe yatıp bir yandan biralarımızı içiyoruz. Bir kez daha; "geç olsa da iyi ki gelmişiz" diyoruz. ayrıca vaktimizin bol olması nedeni ile yaptığımız geniş geniş geziler ayrıca hoşumuza gitti. Tıpkı kalenin önünde yatıp bira içmemiz ve süper vadi manzarasını seyretmemiz gibi.







Şatonun içi ile ilgili söylenecek çok söz olabilir. Ancak bana ifade ettiği şey şıklık ve sadelik. Dış görüntüsü ne kadar şiirsel ise içi de bir o kadar şık ve uyumlu. Ludwing'in sanatsal kişiliği her köşede görülebiliyor.

Turun sonunda şatonun cafesinde biraz daha oyalanıp, cafenin balkonundan harika manzaraya son bir kez bakıyor ve istemeye istemeye otoparka doğru yürümeye başlıyoruz.

Neuschwanstein Cafesinden


Şimdiki durağımız Füssen. Akşam olmak üzere hava kararmadan şehir de kısa bir tur atıp, gündüz gözü ile görmek istiyoruz. Füssen romantik yoldaki güzel kasabalardan biri, Herhangi bir information noktasından alacağınız harita ile görmek istediğiniz yerleri ziyaret edip fotoğraf çekmelisiniz. Bizim gezimiz hem yorgunluk hem açlığın etkisi ile biraz kısa olsa da gördüklerimiz hoşumuza gidiyor. Yemek için şehirde bir çok seçenek mevcut. Biz menüsünü inceleyip hoşumuza giden Reichen Strabe caddesindeki bir lokantaya oturuyoruz. Bira dana karpacio ve napolitan makarna tercih ediyoruz. Yediğimiz yemekler çok lezzetli bu menüye 30 eur veriyoruz.


Füssen 

Füssen 

Füssen 

Füssen 

Füssen 

Füssen 

Füssen 



Konaklama için şehrin dışında göl kenarında bir pansiyonu tercih ettik. Gece geç vardığımız için manzara hakkında bir fikrimiz olmadı. Sabah uyanıp balkona çıkınca muhteşem göl manzarasını gördük. Bu manzara ayrıca bir gün önce kaçırdığım göle girmek için yeni bir fırsat demekti. Mayomu giydim havanın serinliğine aldırmadan göle girmek için plaja gittim. Sabahın o saatinde tahmin ettiğimden daha fazla insan vardı. Gölün suyu sıcak girişi hafif çakıllı ancak kumluydu. Su bulanık olduğundan insanı ürpertse de keyifli bir deneyimdi.

Göle girerken zemin kontrolü

süper değilmi

Pansiyondan manzaramız




Burada kaldığımız pansiyondan da bahsetmek isterim. İsmi Pension Carina. Odalar temiz, geniş, yataklar rahat, kahvaltı muhteşemdi. Pansiyonun sahibi az konuşan çok iş yapan iyi bir misafirperver. Kahvaltıda misafirlerine tercihlerine göre omlet yapıyor, Bununla birlikte asla otel kahvaltılarında bulamayacağınız dağ meyveleri ve enfes ekmekler çok lezzetli.

Yeni güne erken başlama planları göl ve kahvaltı keyifleri nedeni ile biraz sekteye uğradı ama olsun programımızı gerçekleştirecek yeterli zamanımız var. Bugün sırası ile Landsberg am Lech,  Ausburg, Harburg, Nördlingen, Dinkelshbühl ve konaklayacağımız Rothenburg uğrayacağımız noktalar.

Size birde Romantik Yol da seyahat ederken otoyollara çıkmamak için küçük bir öneride bulunayım. Ziyaret edeceğiniz nokta olmasa bile navigasyona bulunduğunuz yerden bir sonraki kasabayı yazmanız seyahatinizi Romantik Yol dan çıkmadan yapmanızı sağlayacaktır. Aksi durumda navigasyon cihazınız sizi illaki otoyola yönlendirecektir. Bura da tabelalar ile hareket etmeye kesin niyetlenmeyin çünkü yönlendirmeler yetersiz.

Landsberg am Lech: içinden çok büyük bir nehir olan Lech Nehrini  aktığı küçük bir kasaba. Şehir merkezinde bulunan meydan ve meydandaki saat kulesi görülebilir. Bunun dışında Nehir kenarında sıra sıra dizilmiş cafeler de bir kahve içip Lech nehrini izleyebilirsiniz. Taşkına karşı yapılmış setler nehirde küçük şelalelerin oluşmasına neden olmuş buda hoş bir görüntüye sebep olmuş.

Landsberg am Lech

Landsberg am Lech meydan

Landsberg am Lech 


Landsberg am Lech


Augsburg; II. dünya savaşında dümdüz yapılmış şehirlerden biri. Romantik Yol üzerinde bulunmasına rağmen romantik kasabalardan daha endüstriyel bir şehir. Türk nüfusu epey çok. Şehir de Heroh Dom zu Augsburg (St. Maria Catedrali), Perlach Tower, Augsburger Rathaus, Fuggerei ziyaret edebileceğiniz noktalar arasında. Augsburg Rathaus da bulunana şehir meydanındaki cafelerde oturup birşeyler içebilirsiniz.

Heroh Dom zu Augsburg

Perlach Tower

Augsburg Rathaus da bulunana şehir meydanı

Augsburg Rathaus



Heroh Dom zu Augsburg kapısı

Heroh Dom zu Augsburg



Harburg: çok ufacık bir kasaba. Meşhur olan tek yer Harburg Şatosu. Girişi 3 eur. Biz içeri girdik bir tur attık tam olarak 5 dakika sürdü. Zamanın da Michel Jaksonun almak istediği bir şato olması nedeni ile de ünlenmiş. Orta Çağdan kalma bir şato, Zamanınız var, 3 eur da çok mühim değil derseniz bir uğranabilir.



Harburg Şatosu Girişi

Harburg Şatosu İçi

Harburg Şatosu



Nördlingen: Romantik yoldaki ilginç kasabalardan birisi. Göktaşı çarpması ile oluşmuş bir kreterin içine kurulmuş. Çevresinde yapılmış surlar orta çağdan buyana ayakta. Surlara çıkıp en azında bir yarım tur atabilir, sonrada şehrin dar sokaklarında gezerek merkezdeki meydana kadar gidebilirsiniz. Zaten büyük bir kasaba değil. Detaylı gezelim deseniz 2 saat ancak sürer. Görülmesi gereken kasabalardan birisi.

Nördlingen

Nördlingen Surlar

Nördlingen Şehir Kapısı

Nördlingen



Dinkelsbühl; Sadece Rothenburg ob der Tauber ve Dinkelsbühl için bile romantik yola gelinir. söylenecek hiç birşey yok. Tek kelime ile muhteşem. Tüm sokakları gezin, tüm evlerin resmini çekin, hoşunuza giden bir yerde oturun bir şarap için. Buraya özgü şarapları tercih edebilirsiniz. Programınıza göre en çok vakti buraya ve Rothenburg ob der Tauber'e ayırın.

Dinkelsbühl

Dinkelsbühl

Dinkelsbühl

Dinkelsbühl

Dinkelsbühl




Rothenburg ob der Tauber; hayallerinizdeki kasaba burası. Kesinlikle bir gece kalın. Gecesi ayrı sabahı ayrı akşam üzeri ayrı büyüleyici. Zaman tünelinde gibi hissedeceksiniz. Biz burada bir gece kalacağız. Otelimiz Hotel Gasthof Zum Breiterle. Tüm Rothenburg gibi burası da 500 yıllık bir bina. Otelin otoparkı mevcut. Günlüğü 5 eur. Şehir merkezine 5 dk mesafede. Rothenburg'a vardığımız da hava kararmak üzereydi. Şu meşhur Rothenburg turu yapan rehbere tesadüfen denk geldik. O turlar akşam saat 20:00 de başlıyormuş. Keyifli bir anlatım ve tur oluyor. Kendisine Gece Bekçisi diyen rehberimiz Rothenburg kadar meşhur. Peşinde 40-50 kişilik bir grup ile dolaşıyor.
Rothenburg ob der Tauber da her yer görülmesi gereken yerler listesinde, dar sokakları, birbirinden görkemli binaları ve meydanları, surları, kapıları, kiliseleri her gördüğünüz yapı zamana meydan okur bir görüntü ile karşınızda duruyor. Bu kasabanın birde Noel süsleri ile adı anılıyor. Tabi biz ağustosta gitmiş olduğumuzdan o atmosferi çok anlayamadık ama yinede dükkanlarda el yapımı süsler bolca bulunuyor.

Akşam yemeğini Meydanın alt tarafında ki kilisenin yanında, yine tarihi bir binanın bahçesinde, kocaman bir çınar ağacının altında yedik. Şuan yazarken bile acaba rüya mıydı diye düşünüyorum. Patates çorbası, soğanlı pizza ve buranın rothenburg'a özgü sosilerden yedik. Çok lezizdi. Gecesinin ayrı güzel olduğunu yine belirtmek isterim.

Rothenburg ob der Tauber Kaldığımız Otel

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber

Gecebekçisinin Rehberliği

Rothenburg Kadar meşhur

Rothenburg Surlarından manzara

Rothenburg ob der Tauber

Rothenburg ob der Tauber


Sabah kahvaltından sonra bu rüya kasabaya son kez bakmadan gidemedik. Kalbimizin yarısı bura da kaldı. Yine görüşmek üzere diyerek ayrılıyoruz.

Bir sonraki durağımız Würtzburg. Oradan da Berlin. Yani bugün yolumuz çok.

Würtzburg; görülmesi gereken ve görülecek çok yeri olan güzel bir şehirmiş. Şehirin önemli noktaları merkezde ve yürüme mesafesinde. Aracımızı şehir merkezinde park edip yürümeye başlıyoruz. Aldığımız harita da da görülmesi gereken noktaları çok net belirtmişler ve bir yürüyüş yolu işaretlemişler. Bu işimizi epey kolaylaştırıyor.

Main Nehri'nin ikiye ayırdığı şehir klasik bir Avrupa şehri görüntüsünde. Aslında görülmesi gereken yerleri düşündüğümüzde en azından yarım gün ayrılması gerek bir yer olmasına rağmen biz 2 saat den fazla kalamayacağız. Bizim ziyaret ettiğimiz noktalar;
Würtburg Rezidens, klasik bir Avrupa Sarayı, içini gezemedik ama bahçesi süper. Heykeller be peyzaj uyumu mükemmel.
Alte Köprüsü; Pragdaki Charles köprüsünü andırıyor üzerinde ki heykeller ve manzara görülmeye değer. Şehrin diğer tarafında ki Festung Marienberg kalesine ulaşım içinde kullanmanız gerekecektir.

Würtburg Şehir Meydanı

Würtburg 

Würtburg Rezidans

Würtburg Rezidans

Würtburg Rezidans 

Würtburg 

Alte Köprüsü



Biz kaleye gidemiyoruz yürümeyi gözümüz kesmiyor. Vaktimiz de az olduğundan geri dönüp şehir merkezine doğru giderken şirin bir fıskiyeli havuzu olan küçük bir meydanın kenarında oturup 2 bira içiyoruz. Mekan çok orijinal içi mahzen gibi. Soluklanıp dinlendikten sonra artık Romatik Yol ve Würtzburg' a el veda diyerek Berlin'e doğru yola çıkıyoruz.