26 Haziran 2014 Perşembe

2. gün BİR GÜNLÜK CARDİFF GEZİSİ


CARDİFF DE BİR GÜN


Bir gün önce Victoria Couch Stationa keşfetmemiz nedeni ile otobüsün kalkacağı yerde sandviçlerimiz, kahvemiz, suyumuz ile 3,5 saat sürecek otobüs yolculuğuna hazırız. Biz National Expresi ( http://www.nationalexpress.com/home.aspx ) tercih ettik. Başka firma var mı araştırmadım doğrusu. Genel bir bilgi olarak İngiltere de şehirler arası ulaşımın en ucuz yolu otobüs. Biletlerinizi gidiş dönüş ve internetden aldığınızda normalde olan fiyatların 1/4 ü hatta daha ucuzu olabiliyor. Otobüslerde koltuk numarası yok. Uçak veya trenlerde olduğu gibi, öncesinde bir check in işlemi yok, internet çıktısı ile otobüse binip boş olan istediğiniz bir yere oturabiliyorsunuz. Ama bizdeki gibi bir hizmet vs beklemeyin.


Otobüsler genel olarak rahat ve yeni, içlerinde wc var. Saat 9:00 da otobüsteyiz, gitmeden önce yaptığımız araştırmaların giderken biraz faydası oldu otobüsler anormal soğuk adamlar içerisini 15 derecede tutuyorlar :) Cardiff' i gezmek için 1 gün yeterli gibi. bizim gitme şansı bulamadığımız yer Cardiff Bay dı. Onun dışında görülmesi gereken yerler için zamanımız rahat rahat yetti. Bence Cardiff de görülecek yerlerin başında Cardiff kalesi ( http://www.cardiffcastle.com/ ) geliyor. giriş ücretsiz diye okumuştum ama kişi başı 16 pound ücreti vardı. Gitmişken girmesek eksik kalır diye düşünüp girdik


GİRİŞTEKİ SURDAN CARDİFF CASTLE


Çok iyi korunmuş ama diğer örneklerinin yanında (edinburg londradakiler) minyatür bir kale. Giriş bölümündeki kaleyi tanıtan filmi seyretmenizi tavsiye ederim biz girdiğimizde başlamıştı bekleyerek zaman kaybetmedik. sonra youtube dan bir bölümüne seyrettik. Burun seyredin aşağıda.



Surların içindeki ses efektleri askerlerin kıyafet ve yemek yedikleri bölümler insanı daha bir olay içinde hissettiriyor. Kalede gezimiz birazda hızlandırılmış tur ile yaklaşık 1,5 saat sürüyor. 

Kaleden çıkınca princes street ve high street de bir yürüyüşün ardından müthiş bir yemek yiyoruz. Başka bir yerde adını duymamıştım. Hatta o ana kadar Cardiffte biftek türevlerinin meşhur olduğunu da bilmiyordum. Ama süperdi. Mekanın adı harvester yeride çok kolay, high st ile church st kesişiminde köşenin yanındaki rest. biz bir beef steak birde steak sandwich yedik 2 side birbirinden güzeldi. 


Cardiff Market bir tur atılabilecek bir yer. Bizim kapalı pazarların; birde içinde kasap olanlarından. Gallerliler ingilizlere göre hafif daha kaba, (türkiyeden gidip bu güzel insanlara kaba demek biraz haksızlık olmuyor değik tabi) aslında kaba demek bile ağır olur. sadece kibar değiller. yinede gayet yardımseverler. 


Bu 2 alışveriş ve gezi caddesinin dışında aralarda derelerde bol bol abilerin AECADE dedikleri kemerli pasajlardan mevcut. içlerin irili ufkalı dükkanlar cafeler bulunuyor zaman geçirmeye değermi bilmiyorum ama görmeye değer.

İlginizi çekiyorsa Cardiff stadyumu şehir merkezinde belli saatlerde turlar yapılıyor. Eğer Londra' dan gidiyorsanız ve Chelsea yada Arsenal'e ilginiz varsa bu stadları gezmeniz daha keyifli olabilir.


Akşam oldu dönüş zamanı otobüsümü saat 18:30 da. Yine hiç beklemeden tam saatinde çok kalabalık olmayan otobüsümüz harekete hazır. Ancak bu sefer soğuk işini iyice abarttılar yanımızda ne var ne yok giydik, sarındık büründük genede üşüdük donduk. Neyse ki adanın havası ultra temiz içinde hiç miktrop yokmuş o yüzdende hastalanmıyorsunuz dediler Doğru hastalanmadık ama ertesi gün hafif baş ağrısı ve halsizlik oldu.







15 Haziran 2014 Pazar

LONDRA UÇUŞU - LONDRA PASAPORT KONTROLÜ - LONDRA DA İLK GÜN

15.05.2014 PERŞEMBE

Londra yolculuğumuza Sabah saat 7:55 de İzmir ADB hava alanından kalkan Pegasus hava yollarına ait uçağımız ile başlıyoruz. Uçuşumuz Sabiha Gökçen aktarmalı. Sorunsuz ve yoğun olmayan pasaport kontrolünden sonra 12:15 de kalkacak uçağımız için saat 10:30 da hazırız. Vakit varken kahvaltı işini hava alanında halledelim diyoruz kullandığımız kredi kartının Loungında kahvaltımızı yaptıktan sonra hiç gecikme olmadan saat 12:15 uçağımız pistten havalanıyor. Artık diğer ayak basacağımız kara parçası UK.;)

Pegasusun ultra dar koltuklarında kısmen sıkılarak ve sıkışarak kısmen uyuyarak yaklaşık 3 st15 dk süren yolculuğumuzu tamamladık. Yolculuk esnasında biz aç olmadığımız için herhangi bir menü seçimi yapmadık ama uçakta satılan menüler gayet lezzetli görünüyorlardı ayrıca çok pahalı da değillerdi. Hava alanında kahvaltı yada öğün almamış olanlar için önerebilirim. Yemeğin dışında uçak için diğer önemli önerim landing kart hakkında. Bizim uçuşumuzda havalandıktan yaklaşık 1 saat sonra Landing kart uçak görevlisi tarafından dağıtıldı. Bunu uçakta almanızı tavsiye ederim indiğinizde pasaport sırasında birde kartla martla uğraşmazsınız. ayrıca benim gibi çok iyi İngilizcesi olmayanlarında uçaktaki kartlar içini rahatlatacaktır. basit soruların birde türkçeleri mevcut.

Yerel saat ile 13:30 da standsted hava alanındayız. Hava şansımıza oldukça sıcak t-shirt ile bile terletecek cinsten. Tatilimizin bendeki en çok heyecan ve korku uyandıran, pasaport kontrol bölümüne gelmek üzereyiz. Uçaktan hızlıca inip biz gittiğimizde, ana terminal binasına doğru kalkmak üzere olan ring trene yetiştik. Sanırım biz biraz hızlı davrandığımız için trende bizim uçaktan tanıdık bir sima yoktu. :) bunun avantajını pasaport kontrolünde gördük. Hatta ilk kez iyi ki non eu bölümünde sıraya girmişiz bile dedim, çünkü o bölümde epey uzun bir sıra varken others da bizim önümüzde kimse yoktu. İnanılmaz kolay ve  anlatılanlar yada insanların başına gelenler ile alakası olmayan bir pasaport kontrolünden geçerek valizlerimiz beklemeye başladık. Burada görevli kadını -son derece kibar ve güler yüzlü- tek sorduğu soru bussines or pleasure oldu. Eşimle aynı anda verdiğimiz pasaportlarımızı almamız sadece 1-2 dk sürdü.

Valizlerimizi aldıktan sonra hiçbir kontrol noktasına girmeden doğrudan çıkışa yöneldik ve otele transfer için tercih ettiğimiz otobüslerin bulunduğu durağa geldik, 2 firmadan önce kalkanı tercih ederek yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğu ile stratford ibis otele (http://www.ibis.com/gb/hotel-3099-ibis-london-stratford/index.shtml) ulaştık.

Kaldığımız yer londranın varoşuymuş :) gittiğimizde öğrendik. İlerleyen günlerde detaylarını anlatırım allah var hiçbir sorun yaşamadık. Sadece dilencisi homeless ı bol bir bölge :)
Otel tam olarak aldığımız gibiydi hiçbir sorun yaşamadan odamıza yerleştik sitede 2 yıldız olarak görünse de 3-4 yıldız otellerden çokta bir fark yoktu (farklar: belboy yok, odada kasa, buz dolabı, şu klasik havlu terliklerden vs yok ama bence hiçbirinin önemi yok. bunun dışında yataklar süper rahat, nevresimler yeni ve temiz,havlular her gün değişiyor, housekeeping her gün gayet güzel temizlik yaptı. Banyo normal boyutlarda ve temizdi, sıcak suda hiçbir sorun yoktu. wifi gayet hızlı ve kesintisizdi) eşyalarımızı bıraktıktan sonra neredeyse hiç oyalanmadan otelden çıktık. Yol üzerinde telefonumuz için sim kart sorduğumuz daha önce adını duymadığımız operatörlerden istediğimiz hattı bulamadık. (istediğimiz özellikler: internet olsun-mümkünse limitsiz-yurt dışı arama olsun) sonrasında bu hatta vodafonda bulduk. Limitsiz internet, yurt dışı ile 50 dk uk içi 200 dk ve limitsiz sms li 1 ay geçerli bir hat karşılığı 15 pound. Acaip işimize yaradı. 2. almamız gereken oyster card'tı. Tanesi 5 pound depozito ile iki kart aldık. Bizdeki kentkart gibi arkadaşına basamıyorsun mecbur 2 kart aldık. Bu kartları seyatiniz sonrasında iade edip verdiğiniz 5 poundu gere alabiliyormuşsunuz ama geri alabilen yokmuş :)

Sonunda kartlarımızı aldık ve londralı abilerin tube dediği metroya merhaba dedik. Karışık metro görmüştüm ama bu başkaymış. ilk denememizde anında bir görevli çaresizliğimizi fark edip :) yardım isteyip istemediğimiz sordu küçük bir yardım ile gitmemiz gereken yönü tarif etti. İlk durağımız sonraki gün sabah bineceğimiz Cardif otobüsünün kalktığı Victoria Station'a gittik. kısa bir keşfin ardından yürüme mesafesi olan Buchingam Sarayına geldik. Geldiğimiz saat yaklaşık 16:00 dı. Nöbet değişimi vs bir şeye denk gelmedik. Ama yinede hem Victoria anıtı hem saray gerçekten ihtişamı ile büyüleyiciydi.

VICTORIA ANITI
BUCHINGHAM SARAYI

Hemen yanında green park londrada tanıştığımız ilk parktı. söyledikleri kadar varmış Londra genel olarak yeşil ve çevreci bir şehir. Green parkta kısa bir kahve ve meyvesuyu molasının ardından, rotamızı hemen yanındaki st james parkına çevirdik. ördekleri kuğuları yapay nehri ile gerçekten kartpostal gibi manzaralar veren bir park.
ST JAMES PARKI

Parkın bitiminde Horse Guards ın içinden geçerek Whitehall e çıkıyoruz. kısa bir yürüyüşün ardından karşımızda Big Ben. hava karardı akşam oldu. hem yol yorgunluğu hem sonraki günün yorucu geçeceğini düşündük, detaylı gezme ve foto işini sonraki güne bırakıp Westminster Stationdan tube binip otelin olduğu stratford stationda iniyoruz. yakındaki avm ye uğrayıp hem kısa bir alışveriş tutu yapıp hemde gündüz bulamadığımız sim kart işimizi hallediyoruz. UK de vodofone dan şaşmıyacaksın. Aldığımız hat, sınırsız internet, 50 dk yurt dışı görüşme 200 dk uk içi görüşme vardı. Sınırsız internet hiç bilmediğimiz şehirlerde hayatımızı acaip kolaylaştırdı.

Otele dönüşte marketten atıştırmalık sandviç birkaç İngiliz birası alıp çıkıyoruz. Bu arada ileride biraz daha detaylı bahsedeceğim İngiliz biralarını tatmaya başlıyorum. Çok ta benim damak tadıma uygun değil.
Bu arda girdiğimiz avm avrupanın büyüklerindenmiş. Adı westfield. İçeride görmek isteyeceğiniz tüm ünlü markaların mağazaları mevcut. Biz gitmeden en çok duyduğumuz ve merak ettiğimiz Primark'a biz göz atmaya giriyoruz. tabiki sevgili karım ile göz atma şansımız olmadığından mağazanın kapanış saat olan 9:30 da ancakkendimizi dışarı atıyoruz. çok daha büyükleri varmış sonradan gördük ama buda hiç fena değildi.
Açılış kapanış saatlerinde hiç tavizleri yok. M&S mağazasında beğendiğimiz çıkarken alırız diye düşündüğümüz atıştırmalıkları ve meyveleri mağaza kapandığı için alamıyoruz. Daha geç kapanan başka bir marketten yine benzerlerini alıyoruz.
İstikamet otel ilk gün yorgunluğunu hissediyoruz. Biraz dinlenelim yarın Yolculuk bir günlük Cardif gezisi için Galler'e.